Kıyas

Kıyas

( وَهُو َقَوْلٌ مُؤَلَّفٌ مِنْ اَقْوَالٍ مَتَى سُلِّمَتْ لَزِمَ عَنْهَا لِذَا تِهَا قَوْلٌ آخَرُ ). Kavillerden (suğra ve kübradan) terekküp eden bir kavildir ki, ne zaman o kaviller teslim olunsa (kabul edilse) onların zatı için başka bir kavil (netice) lazım gelir. Kıyas iki kısımdır:

Kıyâs-ı istisnâî: Neticenin aynısı veya nakîzı bilfiil kıyasta mezkür olandır.
Kıyasın birden fazla mukaddimesi arasında tekrar eden kelimeye hadd-i evsat, neticenin mevzuuna haddi esğar, neticenin mahmulüne de hadd-i ekber denir. Kendisinde haddi esğar bulunana suğra, hadd-i ekber bulunana da kübra denir. Suğra ve kübradan meydana gelen hey’ete ise şekil denir.

Şekiller dörttür: Hadd-i evsat suğrada mahmül kübrada mevzu olursa birinci, tersi olursa dördüncü, her ikisinde de mevzu olursa üç, her ikisinde de mahmül olursa ikinci şekildir.

Kıyas-ı iktirânî: Neticenin aynısı veya nakîzı bilfiil kıyasta mezkür olmayandır. Kıyas-ı iktirani iki hamliyyeden, iki muttasıladan, iki munfasıladan, bir hamliyye bir muttasıla, bir hamliyye bir munfasıla ve bir muttasıla ile bir munfasıladan terekküp eder.

Kıyas-ı istisnâî eğer muttasıla ise; mukaddemin aynını istisna, talinin aynını netice verir. Talinin nakîzını istisna ise mukaddemin nakîzını netice verir.

Kıyas-ı istisnâî eğer munfasıla ise; iki cüzden birinin aynını istisna diğerinin nakîzını, iki cüzden birinin nakîzını istisna ise diğerinin aynını netice verir.

1 yorum

Ziyareçi
12.05.2012 21:11

1. İSTİSNALI KIYASLAR

Gelenbevî istisnâî kıyasların iktirânî kıyaslardan önce olması gerektiği görüsünü savunmustur. Çünkü istisnâî kıyasların bütün kısımlarında sonuç açıktır. Halbuki, iktirânî kıyasların birinci sekli hariç, diğerlerinde neticenin doğruluğu hulf yolu, döndürme (aks) ve iftirâz (farzetme) ile isbâta muhtaçtır.

Eğer sonucun aynı veya karsıt hâli (nakîzi) kıyasta yani öncüllerde hem anlam bakımından (maddeten) hem de sekil/biçim bakımından (sûreten) bulunursa/yer alırsa (bilfiil zikredilirse) buna istisnâî (seçmeli) kıyas denir.

İstisnai kıyasta neticenin maddesi ve sûreti veya sûretinin nakîzi öncüllerde bilfiil mevcut olmalıdır. Bilkuvve mevcut olması yeterli değildir. Nitekim; Ebherî, Urmevî, Kazvînî, Kutbuddin Râzî ve Taftazânî dâhil bütün İslâm mantıkçılarının bu konudaki görüsleri aynıdır.

Tanımdan da anlasılacağı gibi, istisnâî kıyas ikiye ayrılır. Zîrâ istisnâî kıyasta öncüller ya sonucun aynını, ya da nakîzini ihtiva eder:
1- Eğer öncüllerde sonucun aynı münderic olursa yani bizzat kendisi bulunuyorsa, buna “istisnâ-i müstakim” (doğru seçmeli) denir. Burada istisnâî olan öncüle, sartlı öncülün bir cüz’ünü (mukaddem veya tâlîsini) aynen koyduğu ve isbât ettiği için “vâzıa” adı verilir.
2- Eğer öncüllerde sonucun nakîzi/çelisiği münderic olursa yani karsıt hâli bulunuyorsa buna da “istisnâ-i gayri müstakim” (dolasık seçmeli) kıyas denir. Burada istisnâî olan öncüle, sartlı öncülün bir cüz’ünü (mukaddem veya tâlîsini) yanlısladığı ve olumsuz kıldığı için “rafıa” adı verilir.

İstisnai kıyaslar iki öncülden meydana gelmektedir. Öncüllerin biri şartlı önerme, diğeri yüklemli önermedir.

Sartlı önerme, neticeyi içinde bulundurur ve iki parçadan meydana gelir. İlkine “mukaddem”, sonrakine “tâlî” denir.

İstisnai kıyas da iktirânî kıyasta olduğu gibi, öncülleri olan sartlı önermelerin “bitisik” ve “ayrık” olmasına göre ikiye ayrılır.

1- Bitisik sartlı öncülle yapılan istisnâî kıyaslar.
2- Ayrık sartlı öncülle yapılan istisnâî kıyaslar.

İstisnâî kıyas bitisik sartlı bir önermeden yapılmışsa, bir ihtimal olarak belirtilmiş şartlı önermedeki belirsizliği ortadan kaldırmak seklinde bir zihin faaliyetidir. Ayrık şartlı bir önermeden yapılmışsa, birbiriyle çelişik veya zıt iki şeyden biri hakkında bilgi vererek diğerinin durumunu belirlemek için yapılan zihin faaliyetidir.